Çünkü farklı anlamlar içeren bazı sözcüklerin yazılışı birbirine o kadar benzerdi ki bazen ayırt etmek çok güç olurdu. Söylemesi de öğrenmesi kadar zor olan bu sözcükler bazen bir insanın hayatına bile mal olmuştur. İşte bir örnek:
"Abel ve Galois'nın denklem çözümleri üzerine bilim ve teknolojinin gelişmesini etkileyen çalışmalar yaptığı sıralarda Osmanlı'da III. Selim tahta geçmiştir. Zamanın en bilgili ve en saygın bilim adamı Şahnizade Atâullah Efendi'dir. Bizim topraklarda meyve veren ağacı taşlamak âdetten olduğu için Atâullah Efendi de hak ettiği yerlere bir türlü gelemez. Saray hekimi ölünce yerine onun atanması beklenirken bu gerçekleşmediği gibi saray hekimliğine atanan sadrazamın adamı hakkında dedikodu ettiği iftirasıyla sürdürülür. Padişah daha sonra durumu anlar ve Atâullah Efendi hakkında af çıkarır. Fakat Atâullah Efendi'ye af fermanını götüren görevli heyecandan şaşırıp
"İtlakınıza* ferman getirdim."
diyecek yerde
"İtlafınıza** ferman getirdim."
deyiverince Atâullah Efendi de fenalaşır ve ölür."
* itlak : af
** itlaf : idam
Not: Öykü Sinan Sertöz'ün Matematiğin Aydınlık Dünyası isimli kitabından alınmıştır.