Aşağıdaki yazı Azerbaycan’a giden bir kadına ait…
“Karşılıklı görüşmeler için Bakü’ye gittik. Havaalanında -dakika bir, gol bir- ilk hatamı yaptım. Üniformalı birini göstererek, Azericede benden daha deneyimli bir arkadaşıma “Bu adam subay mı?” diye sordum. Arkadaşım: ”Sus, adamı peşimize takacaksın, burada subay ‘bekar’ demek” dedi.
Bizi karşılayan Azeri arkadaş, arabaya binerken kendisinin dalda (arkada) gideceğini benim de kabağa (öne) oturmamı söyledi. Otelin önüne gelince sürücü, “Abla sen burada düş, ben arabayı saklayıp gelirim” dedi. Yani ben ineceğim, o da park edip gelecek… Sonra düşmenin ‘inmek’ yerine her yerde kullanıldığını, ”merdiveni boş ver, gel asansörle düşelim” dediklerinde daha iyi kavradım.
Ama bunu bilmeyen arkadaşlarımız Azerbaycan Havayolları ile yaptıkları bir uçuş sonunda, Bakü’ye beş dakika içinde düşecekleri anonsu ile yaşamlarını film şeridi gibi bir iki saniye izleme fırsatını bulmuşlar.
Başka bir arkadaş da Bakü’ye telefon ederek montaj ekibimizin varıp varmadığını öğrenmek istemiş, telefondaki Azeri: ”Uçak Bakü üzerinde fırlandı, fırlandı, Sumqayit’e düştü” demesiyle feryat figan ortalığı birbirine katmıştı. Anladık ki uçak Bakü’ye inememiş, bir iki tur atıp, başka bir kente inmiş”.
Rüştü Erata, Sachmalama Türkçe de Neymiş!
HAYIR, DEĞİL!... ADLAR ÖZÜNDE BİRER "SİMGE"DİR. GEZEGENİMİZDE 6 MİLYARI AŞKIN İNSAN VE ONLARIN 6 BİN DOLAYINDA DİLİ BULUNDUĞUNA GÖRE, KİMİ "SİMGE"LERİN "BAŞKA" YERLERDE "BAŞKA" ANLAMLAR YÜKLENMESİ PEK "OLASI" DEĞİL MİDİR?