"Saray"ı, "simit"in yanına pek yakıştırdık, sıra "konak"ı harcamaya geldi. Yeni yapılan sitelerin birçoğunun adı "konak" oldu. Bu sitelere İngilizce (gibi) adlar koymak, insanı ülkesine yabancılaştırıyor; ülkeyi Amerikan sömürgesi görüntüsüne sokuyor diye yakınırken Türkçe konak sözcüğünün böyle hoyratça kullanılmasından yakınmaya hakkımız var mı, bilmiyorum.
"Konak" sözcüğü Türkçedir diye, her yanımızın konaklarla dolmasını hoş mu karşılamalıyız? Bunu da bilemiyorum. Kafam karışık. Nereye baksanız konaklar var artık. Sağınızda Lalezar Konakları, solunuzda Yeşil Vadi Konakları, berinizde Ataköy Konakları, ilerinizde Recep Ağa Konakları. Oysa "konak" tek, büyük ailenin yaşadığı büyük, gösterişli ev demek değil miydi?
Yakup Kadri Karaosmanoğlu sözcüğün, "Konağın kiralığı olmaz. Konak birilerinindir ve onlar otururlar orada. Dededen toruna kalan bir mülktür; kiraya verilmez." anlamıyla algılanacağını düşünerek "ironik" bir anlam yükü kazandırmıştı ünlü romanına verdiği "Kiralık Konak" adına. "Konak" sözcüğünün anlam genişlemesi yoluyla iyice anlamsızlaşacağını elbette tahmin edemezdi. Peki, tarihsel adları böyle hor kullanmak bir çeşit değer bilmezlik değil mi?
Feyza Hepçilingirler, Türkçe Günlükleri; Cumhuriyet, Kitap